Önümüzdeki dönemlerde dünya çelik üreticileri tarafından, çelik sektöründe şirket birleşmelerinin devam edeceği öngörülmektedir. Bununla birlikte, Orta Doğu, Uzak Doğu (Hindistan) ve Latin Amerika’da (Brezilya) yeni kapasitelerin kurulması ve kurulan kapasitelerle bu bölgedeki piyasanın canlanması beklenmektedir. Diğer taraftan, Rus çelik piyasanın hareketlenmesi beklenirken, Çin’in büyümesini yavaşlatması öngörülmektedir. (WSD,2012) Dünya Çelik Dinamikleri (WSD) tahminleri arasında yeni kapasitelerin kurulumunu sağlayacak olan diğer bir faktör teknolojik devrimdir. Sektörü yeni yatırımlara teşvik edecek teknolojik devrim öngörmektedir. WSD, kapasite konusunda ise gelecekte bugünkü durumundan farklı bir senaryo çizmemektedir. Kapasite fazlalığının devam edeceği öngörülürken, kapasitelerin oluştuğu yerlerin yıllar içinde değişkenlik gösterdiği vurgulanmıştır. Son 20 yıldır Pasifik Havzasına doğru yön değiştiren çelik üretim kapasitesinin, 2000’li yıllardan itibaren Çin’e doğru yer değiştirdiği belirtilmiştir. Bu durumun seyrini değiştiren fiyattan mühendislik tahminlere kadar birçok faktör olduğu ifade edilmiştir. Diğer durum ise üretimin son yıllarda elektrikli ark ocaklı fırınlara kaymasıdır. Günümüzde çelik üretiminde etkin ülkeler hala Bazik Oksijen Fırınlar ile üretim yaparken, gelecekte birçok ülkede Elektrik Ark Ocaklı üretimin etkin olması beklenmektedir. Diğer taraftan, WSD 5 Çinli çelik firmasını “dünya sınıfında çelik üreticisi” olarak belirlemiştir. Küresel bazda ise bu kapsamda 30 çelik üreticisi şirket belirlenmiştir. Günümüzde “dünya 15 sınıfında çelik üreticisi” şirketler Çin kaynaklı olmayan tüketimin % 42’sini, Çin menşeli çelik ürünlerin sevkiyatının ise % 23’ünü gerçekleştirmektedir. Bu şirketlerin önümüzdeki 10 yılda kazanan olması beklenmektedir. Mevcut rekabetçi çevrede “dünya sınıfındaki çelik üretici”lerin daha güçlü büyümesi beklenmektedir. COFACE finansman ve kredi şirketi ekonomistleri tahminlere göre, 2013 yılının kısıntılar yılı olması öngörülmektedir. Çin talebinin düşmesi beklenirken, Avrupa Bölgesinde otomotiv ve inşaat sektöründeki gelişmelere paralel olarak çelik üreticilerin savunmasız kalacağı tahmin edilmektedir. Diğer taraftan ucuz Çin menşeli ürünlerin pazarda yer almasıyla, karların biraz daha azalması beklenmektedir. Tüm bu faktörlerin etkisiyle çelik piyasasında iflasların ve geciken ödemelerin yaşanabileceği vurgulanmıştır. Bu sebeple de tedarikçilerin gerekli önemleri alması gerektiği belirtilmiştir. Küresel çelik üretimi 2012 yılında en yüksek seviyeye ulaşmıştır ancak % 77 kapasite kullanım oranı ile bu üretimi gerçekleştirmiştir. 2013 yılında arzın talebi geçmesi fiyatların aşağı seviyelere çekilmesi ve üretimin kısıtlanması beklenmektedir (WSD, COFACE, 2012). Dünyada yukarıda ifade edilen gelişmeler beklenirken, Türkiye’de üreticilerin gelişmeleri dikkate alarak kendilerine bir yol haritası hazırlaması önem arz etmektedir. Diğer taraftan, Türk demir çelik sektörünün rekabetçiliğini artırmak için katma değeri yüksek ürünler olan ve birçoğu önemli ithalat kalemi olan ürünlere yönelik yatırım yapması gerekmektedir. Bu bağlamda, önümüzdeki dönemlerde yatırımların gerçekleştirilmesi beklenmektedir. Türkiye’nin, 2023 ihracat hedefi doğrultusunda demir çelik sektörünün 2023 yılında 55 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmesi, dünya pazarından % 4 pay alması ve yıllık ortalama %7,4 büyümesi hedeflenmiştir. Bununla birlikte demir-çelik sektörünün ödemeler dengesi açığını kapatma yönünde önemli katkı sağlaması ve uzun vadede vasıflı, paslanmaz ve yapısal çelik gibi katma değeri yüksek ürünlerin, üretim ve tüketim paylarını arttırması öngörülmektedir. Ayrıca, Türkiye’nin deprem bölgesinde olması nedeniyle yapısal çeliğe yönelik tüketim alışkanlıklarının yerleşmesi sonucunda ciddi üretim kapasitelerine ulaşması beklenmektedir.